Birer hukukçu olarak yalnızca sorun ortaya çıktıktan sonra devreye giren kişiler olmak yerine, çıkabilecek muhtemel sorunları öngörüp, “önleyici mekanizma” görevini de üstlenmemiz gerekmektedir. Bu nedenle esnaf ve tacir olan müvekkillerimize uzun yıllar boyunca ciddi emek ve masraf harcayarak yarattığı markalarını mutlaka tescil ettirmelerini önermekteyiz.
“Markamı Neden Tescil Ettirmeliyim?”
Bu soruyu yanıtlamadan önce marka nedir sorusu üzerinde durmakta fayda var. Marka, bir teşebbüsün mal veya hizmetlerini başka bir teşebbüsün mal ve hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayınlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işaretleri içerir. Bu bağlamda her marka tescil edilemeyecektir. Özellikle diğer işletmelerin markaları ile tescili istenen marka arasında ayırt edicilik yoksa bu marka tescil edilemeyecektir. Tescil edildiği takdirde ise benzer marka nedeniyle markanın hükümsüzlüğü davası açılabilecektir. (Benzerlik nedeniyle markanın hükümsüzlüğü davalarını sonraki makalelerimizde ele alacağız).
Gelelim az önceki soru başlığımıza. Ülkemizde markanın tescil edilme zorunluluğu olmasa da markanın tescil edilmesi ona farklı tür bir koruma sağlamaktadır. Bu koruma sayesinde tescilli markanıza herhangi bir müdahalede bulunanlar, örneğin yazı karakterini, logoyu ve kullandığınız renkleri taklit ederek kendi markasında kullananlar ciddi yaptırımlarla karşı karşıya kalacaktır. En önemlisi de tescilsiz markanıza haksız müdahalede bulunulması durumunda yalnızca Türk Ticaret Kanunu’nun haksız rekabete ilişkin hükümlerinden yararlanmanız mümkün iken, tescilli markanıza haksız bir müdahalenin söz konusu olması durumunda ise 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu hükümlerini işletmeniz mümkün olacaktır. Bu da markanızı daha geniş korumaya aldığınızı göstermektedir.
6769 sayılı yasaya göre markaya tecavüz sayılan fiiller şu şekilde sıralanmıştır:
- Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek
- Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak
- Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
Üçüncü bir kişinin, tescilli bir markaya tecavüz etmesi durumunda, hakkı tecavüze uğrayan taraf mahkemeden muhtemel tecavüzün önlenmesini, tecavüzün durdurulmasını, tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilir. Ayrıca fiilin tecavüz sayılıp sayılmadığının da yine mahkemeden tespitini isteyebilir. Markaya tecavüze ilişkin ceza hükümleri de saklıdır.
Unutulmamalıdır ki ancak tescilli bir marka üçüncü kişilere devredilebilir, mirasa konu olabilir, rehin ve teminat gösterilebilir ve kullanma hakkı lisans yoluyla bir başkasına verilebilir. Tescilsiz bir marka ise sahibine bu haklardan yararlanma yetkisi vermemektedir. Bu sebeple işletme veya teşebbüsünüzün daha da güçlenmesi, piyasada tanınmışlık düzeyinin artması ve devamlılığı için markanızı mutlaka tescil ettirmenizi tavsiye etmekteyiz.